Seçimler üzerine

Seçim dönemleri, geniş halk kitlelerinin siyasal duyarlılıklarının yoğunlaştığı ve onları politikanın “içine” çektiği dönemlerdir. Düzen pa...

Seçim dönemleri, geniş halk kitlelerinin siyasal duyarlılıklarının yoğunlaştığı ve onları politikanın “içine” çektiği dönemlerdir. Düzen partileri, daha fazla oy alabilmek için her yolu, yöntemi ve aracı denerler, bunun için hiçbir sınır tanımazlar. Buna karşı devrimciler, sosyalistler ve diğer politik kesimler ise kendi politik çizgilerine göre değişik “Seçim siyasetleri” geliştirirler. Ancak genel siyaset iklimini, seçim sürecini, kitlelerin politik bilincini ve davranışını etkileme düzeyleri ve sonuçları politik güçleriyle doğrudan orantılıdır. Bu dönemlerde yapılan “seçim ittifakları” ise bu etki gücü ve düzeyini artırmaya, en yüksek sonucu elde etmeye dönüktür… Düzen partileri ve seçimler AKP‘nin dikensiz gül bahçesi yaratmak için, milliyetçi tabana seslenmek için Kürtlere daha fazla saldırmaktadır. AKP‘nin istikrarı, Sermayenin sınırsız sömürme özgürlüğünün istikrardır. Emekçiye düşen boyun eğmektir. Sermayenin istikrarından, büyümeden söz ediyor, bu büyümenin kimden yana olduğu ortada. CHP‘nin, “Değişim” ile geldiği yer, eski tarzda muhalefet yapmanın anlamsızlaştığı, geçersizleştiği bir süreçte CHP içerisinde bir “değişime” girdi. CHP‘de ki”değişim” Kürt sorununda kendini gösteriyor. Kürt sorunu söz konusu olduğunda gelinen aşamada eskisi gibi sürdürülemeyeceğini bu partiler görüyor. Devlet gelinen noktada eski statükoda kalamamanın sıkıntısını yaşıyor, süreci eskisi gibi yürütemiyor, CHP de bir devlet partisi olarak bunun dışında kalamazdı. Devlet ve büyük sermaye bölgesel bir güç olmak istiyor ve bunun önündeki en büyük engel Kürt sorunu. Bu sorunu ilk elden aşmanın mantığı Kürt küçük burjuvazisinin de istediği bireysel kültürel haklar temelinde sorunu çözmedir. CHP‘nin geldiği yer, AKP seçim öncesi söylemleridir. MHP‘yi de yeni döneme uygun olarak yapılandırma gayreti içindeler. O yüzden burada değişim burjuvazinin partileri aracılığı ile sürdürdüğü kendisinin bir iç tartışmadır. CHP‘siyle, AKP‘siyle, MHP‘siyle hepsi mevcut düzenin koruyucu partileridir. Bunların kendi aralarındaki çatışmaları “gerçek” olmadığı gibi, onları ilerici de kılmaz. Türkiye toplumu ciddi yeni bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğu gibi, bu krizin yaratacağı bir iç çatışmaya da gebedir. AKP‘nin seçim stratejisi. AKP, Kürt hareketi karşısında seçimleri kaybettiğini biliyor. 2007 genel seçimleri, 2009 yerel seçimleri ve son olarak referandum sonuçları bunu göstermiştir. AKP, referandumda olduğu gibi, anti Alevicilik, anti komünistlik, Kürt karşıtlığı gibi sağın bildik bütün kavramlarını kullanarak, MHP‘ye ait görünen milliyetçi kesimleri yedeklemeye çalışıyor. Kürt Hareketi noktasında seçimler TC, bütün kurumları ile saldırıyor Kürdistan’da yaşananlar, “normal” seçim kampanyası değil, çok yönlü bir mücadele ve direniş sürecidir! Devlet, inkâr ve imha çizgisinde ısrar ediyor, günlük çelişki, çatışma ve gelişmeler ise seni günlük olarak aşıyor ve yalanlıyor. Elbette burada başarı, kazanılacak milletvekili sayısı değildir; başarı, Kürdistan halkının özgürlük ve eşitlik, bağımsızlık, kendi kaderini belirleme hedefleri doğrultusunda kazandığı bilinç, somut mevziler ve bunların daha ilerisi için, daha büyük hedefler için bir sıçrama tahtası olarak kullanılabilmesidir! Bu seçimlere bakıldığında öncelikle sürece damgasını vuran, TC’nin şiddetle varlığını dayatan resmi çizgisi ile Kürt halk dinamiklerinin buna karşı büyüyen direnişi ve bundan geriye düşmeme kararlılığıdır! Kürt hareketinin temsilcileri bu mücadelelerini geçmişe oranla Demokrasi ve barış bloğu ile daha geniş bir cepheye yayarak kendi açılarından olumlu bir adım atmışlardır. İlkesel olarak seçimlere yaklaşım Burada değinilen tutum bir gücün pratik politik alandaki tutumu değildir. Komünistlerin parça parça veya “bir bütün olarak” seçimlere katılmak ve aday çıkarmak gibi bir gücümüzün olmadığı ortamlarda ilke olarak yaşanan dönemde izlenecek pratik politikaya ilişkin ilkesel tutum anlamında devrimci komünistler seçimlere nasıl yaklaşır sorusuna cevap aramaktır. Devrimciler seçimlere ve devamında parlementoya burjuva demokrasisinin “geleneksel parlementer ” işlevlerini devam ettirmek için katılmazlar. Onlar seçimleri ve işbirlikci/burjuva parlementoyu Devrimci Demokrasi nin kurulmasını hedefleyen mücadelede bir araç olarak görürler. Burjuva devlet biçimleri son derece çeşitlidirler, ama özleri birdir: Bütün bu devletler, şu ya da bu biçimde, ama zorunlu olarak, bir burjuvazi diktatoryasıdır. En demokratik burjuva cumhuriyetinde bile, halkın nasibi, ücretli kölelikten başka bir şey değildir” Marksist hiç bir zaman işçi sınıfının Devlet Gücünü seçimlerle yada İşçi sınıfı partisinin temsilcilerinin parlementoya katılmasıyla ele geçireceğini savunmaz ve savunamaz. Genel seçimler işçi sınıfının kurtuluşunun bir “anahtarı” olamaz. İşçi sınıfının kurtuluşu, oyların karar veremeyeceği bir çatışmayı gerektirir. İlke olarak” her türlü uzlaşmayı reddetmek, genel olarak her türlü uzlaşmayı gayrimeşru saymak, anlamlı değildir. Devrim bir “oyun”, Devrimcilik de bir “aktörlük” değildir. Lenin sınıflar mücadelesinde devrimci komünistlerin burjuvaziye karşı savaşımda her türlü aracı kullanmasının önemine dikkat çekerken sadece gerekli örgütlenme değil, süreç içinde düşmanın kullandığı ya da kullanabileceği bütün silahlar, araç ve yöntemlere karşı refleks gösteren devrimci bir dinamizmi şöyle tarif eder: ”Kendinden daha güçlü olan bir düşman, ancak en son dereceye varan bir kuvvet gerilimi pahasına ve düşmanlar arasındaki en küçük “yarığı”,…. ülkenin içindeki burjuvazinin çeşitli grupları ve kategorileri arasında en küçük çıkar çelişkilerinden ve aynı zamanda geçici bir müttefik olsa da, sallantılı olsa da, koşula bağlı bulunsa da, pek o kadar sağlam ve güvenilir olmasa da, sayıca güçlü bir müttefiği kendi tarafına kazanmak için, en küçük olanaktan en büyük özen ve uyanıklıkla, en ustaca ve en akıllıca yararlanıldığı takdirde, yenilgiye uğratılabilir. Bu gerçeği kim anlamadıysa, ne marksizmin, ne de genel olarak çağdaş bilimsel sosyalizmin zerresini anlamamıştır…” Lenin Sol Komunizm Sahneye konulan bu demokrasi oyunuyla, halk aktif politikaya katılma hakkını, seçimlerde önlerine sürülen burjuva işbirlikçi partilere, gönüllü olarak devretmeye kabullendirilmiştir. Seçimlerden sonra alınan ve alınacak politik kararlardan “demokratik” işlevden tamamen soyutlanan halk bir dahaki seçimlere kadar bir köşeye itilmektedir. Birincisi bu nedenle seçimlere bir alternatif olarak, ikincisi seçim dönemini ve alanını ve olabilirse parlamentoyu kitleleri uyandırmak, politikaya aktif olarak katmak amacıyla kullanmak için katılmak, mücadele için bir zorunluluk haline gelmiştir. Parlamentarizm gerçek anlamda tarihi bakımdan zamanını doldurmuştur. Fakat Parlamentarizmin pratikte yok olması oldukça uzun bir süreci içermektedir. Zira kapitalizmin veya emperyalist kapitalizmin “tarihi bakımdan zamanını doldurduğu” haklı olarak söylenebilir; ama bu, bizi, kapitalizme karşı bir mücadeleyi sürdürmemizi gereksiz hale getirmemektedir. En önemlisi, “”devrimci proletaryanın partisi için parlamenter seçimlere ve parlamenter mücadeleye katılmanın, özellikle kendi sınıfının geri kalmış katlarını eğitmek için, özellikle ezilen ve cahil köylü yığınlarını uyandırmak ve aydınlatmak için zorunlu olduğu şüphe götürmez. Burjuva parlamentosunu ve bütün öteki gerici kurumları dağıtmaya gücümüz yetmediği sürece, bu kurumlarda çalışmak zorundasınız, …. Bunu yapmazsanız gevezeden başka bir şey değilsiniz.”Lenin A.g.e. Mücadele yerine illegalizmin altına saklanmayı seçmekle, sadece parlementer mücadele bayrağı altında saklanmayı seçmek arasında, işçi sınıfı mücadelesi açısından bir fark yoktur. Parlamenter oportünizmi lanetlemekle ve parlamentoya katılmayı reddetmekle yetinerek “devrimci duygusunu” ifade etmek pek kolaydır. “…”Gerici parlamentolardan devrimci amaçlarla yararlanılması, gibi çetin bir sorunun üstünden “atlayarak” bu zorluktan “kaçınmayı” denemek çocukluktur. Hem yeni bir toplum yaratmak istiyorsunuz,hem de gerici bir parlamentoda inanmış, fedakar, yiğit devrimcilerden kurulu bir parlamento grubu yaratmanın güçlükleri karşısında geriliyorsunuz. Bu, çocukluk değil midir? Lenin A.g.e. Sosyalistler açısından seçimler tek tek sol sosyalist hareketlerin bir alternatif, güç, odak haline gelemediğini, bunun için bu güçlerin ortak bir sosyalist odak yaratması gerektiğini birkez daha ortaya net bir biçimde ortaya çıkıyor. Türkiye‘nin mevcut siyasal ortamında en önemli eksikliğin devrimci sosyalist bir gücün olmamasıdır. ÖDP‘, ESP‘, TKP‘, Emek Partisi‘nin varlığı sosyalist bir gücün varlığı değildir. Türkiye siyasi arenasında devrimci sosyalist bir odağın eksikliği yanında Yasalcı liberal reformist sol içinde bile bir birlik mümkün görülmemektedir. Doğal olarak sermayenin çok yönlü saldırılarına karşı çok yönlü direniş, gerçekleştirmekten şu an için uzak olmamıza rağmen bunu bugünden inşa etmeyi hedefleyen, bu perspektifle davranabilen, devrimci ve toplumsal muhalefeti örgütlemek mümkündür. Bunun içinde toplumsal muhalefetin de siyasi bir merkezinin olması gerekiyor. Böylesi bir siyasal hareketten yoksun kitle hareketleri, her zaman gerçekleşebilir fakat uzun ömürlü olamıyor. Ttoplumsal muhalefetin önünü açacak ve hem de devrimci sosyalist ihtiyacı ortaya koyabilecek bir merkez inşa edilmek zorundadır. Böyle bir merkeze ihtiyacımız var ve bunun nasıl kurulabileceğine ilişkin bir tartışma yaşamamız gerekiyor. Bir yandan ortak işler yapmak diğer yandan bu ortak işleri daha kalıcı hale dönüştürebilecek devrimci sosyalist hareketin birleşik bir merkezinin yaratılmasına ihtiyaç var. Kapitalizme baktığımızda yaşanan uluslararası kriz kapitalizmin tüm yamalara rağmen sıvasının döküldüğü ve bütün pisliklerinin açığa çıktığını görebiliyoruz.Bu durum sosyalistlerin lehine gelişiyor, tüm dünyada kapitalizm sorgulanıyor. Kapitalizmin saldırıları kendi savunma duvarlarını parçalarken çok güçlü olmamakla birlikte sosyalistlere dönük bir değişim var. Bunu da bizim kullanmamız, değerlendirmemiz lazım. Tam da bu gelişmeye uygun örgütsel, ideolojik, siyasal bir merkez oluşturmalıyız.

YORUMLAR

Ad

devrimci teori,3,Editorden,10,isci-sendika,2,Karl Marx,1,
ltr
item
Onyedililer Hareketi: Seçimler üzerine
Seçimler üzerine
Onyedililer Hareketi
https://onyedililerhareketi.blogspot.com/2022/04/secimler-uzerine.html
https://onyedililerhareketi.blogspot.com/
https://onyedililerhareketi.blogspot.com/
https://onyedililerhareketi.blogspot.com/2022/04/secimler-uzerine.html
true
1362123614531399
UTF-8
Loaded All Posts Not found any posts Tümünü Göster Readmore Reply Cancel reply Delete By Home PAGES POSTS View All RECOMMENDED FOR YOU LABEL ARCHIVE ARAYINIZ ALL POSTS Not found any post match with your request Back Home Sunday Pazartesi Tuesday Carsamba Thursday Cuma Cumartesi Pazar Pzts Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Jun Jul Ağu Sep Oct Nov Ara just now 1 minute ago $$1$$ minutes ago 1 hour ago $$1$$ hours ago Yesterday $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago Followers Follow THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Copy All Code Select All Code All codes were copied to your clipboard Can not copy the codes / texts, please press [CTRL]+[C] (or CMD+C with Mac) to copy Table of Content